İngiltere’de 67 yaşındaki hastane çalışanı David Fuller, 1987’de iki kadını öldürdüğünü ve Kasım 2020’ye kadar hastane morglarında en az 100 kadın ve çocuk cesedine cinsel istismarda bulunduğunu itiraf etti.
Yargılamasının dördüncü gününde suçunu kabul eden Fuller’ın öldürdüğü kadınlar Wendy Knell ve Caroline Pierce’ti.
Fuller daha önce de 12 yıl boyunca İngiltere’nin Kent şehrindeki iki hastanenin morgundaki cesetlere cinsel istismarda bulunduğunu kabul etmişti.
Konu hakkında bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Priti Patel “Bu şok edici bir dosya. İşlenen suçların mide bulandırıcı özelliği anlaşılır bir şekilde kamuoyunda kaygı ve tiksintiye yol açacaktır” dedi ve ekledi:
“30 yıl önce vahşice katledilen iki genç kadını, Wendy Knell ve Caroline Pierce’ı anmak istiyorum.”
Fuller’ın çalıştığı Tunbridge Wells Hastanesi yönetiminin başkanı Miles Scott, yönetimin David Fuller’ın işlediği suçlar karşısında şok olduğunu açıkladı.
Scott “Ama daha da önemlisi, bu korkunç suçların mağdurları olan kişilerin ailelerinden özür dilemek istiyorum” dedi ve ekledi:
“Morgumuzun bugün güvenli olduğundan eminim. Fakat bu olaydan çıkarılabilecek tüm dersleri çıkarmayı istiyoruz.”
Uyarı: Bu haber deki bilgiler bazı okurlar için rahatsız edici olabilir.
Fuller dava öncesinde 51 ayrı suçu kabul etmişti. Bunlar iki morgda 78 kişinin cesedine yönelik işlediği 44 ayrı suçu da içeriyordu.
Fuller’ın öldürdüğü Knell’in ailesi “Başkalarına zarar veremeyecek bir konumda olacağını bilmek iyi” dedi.
Fuller’ın cezasının açıklanacağı tarih ise henüz belli olmadı.
Soruşturmayı yürüten ekip DNA testi teknolojisindeki ilerlemeler ve 2,5 milyon sterlin tutan dev bir polis operasyonu sayesinde Fuller’ın suçlarını açığa çıkardıklarını açıkladı.
Fuller’ın tükürüğü ve diğer DNA’larının Knell’in yatağı, havlusu ve vücudunda bulundu.
Spermine ise Pierce’ın taytında rastlandı.
Bu tayt kaybolmasından üç hafta sonra, Pierce’ın cesedi su dolu bir hendekte bulunduğunda üzerindeki tek kıyafetti.
Fuller’ın tutuklanmasından sonra evinde yapılan aramada çocukların uygunsuz görüntüleri ve şiddetli pornografik görüntüleri içeren milyonlarca dosyayı hard diskler, disketler, DVD’ler ve hafıza kartlarında tuttuğu ortaya çıktı.
Bir gardırobun içindeki bir komodinin arkasına yapıştırılmış şekilde bulunan hard disklerde Fuller’ın kendisini cesetleri istismar ederken çektiği görüntüler de bulundu.
Bazıları mağdurların adını taşıyan klasörlerde 2008’den Kasım 2020’ye kadar üç çocuk ve çok sayıda kadın cesedini istismar ettiği görüntüler bulundu.
Polis cesetlerden 20’sini teşhis edemedi.
Polis soruşturmasının başındaki dedektif Paul Fotheringham “Maalesef mağdurlardan bazıları teşhis edilemeyecek gibi gözüküyor” dedi ve ekledi:
“Bu kişileri teşhis edebilmek için elimizde yeterli bilgi yok ve bilgi edinebilmenin bir yolu da bulunmuyor.”
Fuller 1989’dan itibaren hastanelerde elektrikçi olarak çalışmış, Eylül 2011’de Kent ve Sussex Hastanesi kapanana kadar da orada görevlendirilmişti.
Hastanenin kapanmasından sonra Pembury kentindeki Tunbridge Wells Hastanesi’ne gönderilen Fuller suçlarına orada da devam etti.
Soruşturmada Fuller’ın geç vardiyada çalıştığı ve diğer çalışanlar işten çıktıktan sonra morglara giderek cesetleri istismar ettiği anlaşıldı.
1,5 milyon sterlinlik mağdur destek programı
İngiltere’de bugüne kadar hiçbir polis teşkilatı Fuller’ın morglarda yaptıklarına benzer bir durumu soruşturmak zorunda kalmamıştı.
Son dokuz ayda bu dosyaya özel olarak bir mağdur destekleme programı oluşturuldu.
150 polisin eğitildikten sonra görevlendirildiği ve 1,5 milyon sterlin maliyeti olan programda, teşhis edilen mağdurların ailelerine haberi verdikten sonra onlara ihtiyaç duydukları destek de sağlanıyor.
Mahkemeye sunulan ifadelerde Knell’in ölümü sırasında veya sonrasında tecavüze uğradığına dair kanıtlar olduğu aktarıldı.
Knell 23 Temmuz 1987’de evinde öldürülmüştü.
Sonraki gün işe gitmediğinin fark edilmesi üzerine erkek arkadaşı cansız bedenini evinde bulmuştu.
Fuller’ın ifadesini değiştirmesinin ardından yazılı bir açıklama yapan Knell’in ailesi “34 yıldır son anlarında neler yaşadığını ve onu kimin öldürdüğünü merak ediyorduk” dedi ve ekledi:
“Artık biliyoruz ve maalesef aklımıza gelebileceğinden çok daha kötü şeyler yaşamış.
“Umuyoruz ki bu noktadan sonra yas tutmaya başlayabilir ve onu olduğu gibi güzel, nazik, cömert, ilgili ve eğlenceli bir kız olarak hatırlamaya başlayabiliriz.
“Suçunu kabul etmesi hiçbir şeyi derinden değiştirmeyecek ve kaybımıza dair acımızı azaltmayacak olsa da bundan sonra başkalarına zarar veremeyeceğini bilmek güzel.”
Pierce’in kaçırıldıktan sonra yaşadıkları ise o kadar net değil.
Komşuları çığlıklarını duyduklarını söylemiş fakat cesedi ancak üç hafta sonra, yaklaşık 60 kilometre uzakta bir çiftçi tarafından bulunmuştu.
Fuller, Knell’in çalıştığı fotoğraf baskısı dükkanının müşterilerindendi.
Pierce ise Fuller’ın çalıştığı restoranın müşterisiydi.
Fuller’ın günlüklerinde 1970’lerde 30’dan fazla hırsızlık yaptığı da yer alıyordu.
Fakat bu suçlardan ötürü cezaevine girmedi. O dönemde polisler DNA teknolojisini kullanamıyordu.
Haberi Kaydet